Emrah AYGÜL
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
[email protected]
Yazar Hakkında

Vergi uyuşmazlıklarının yargı yolu ile çözümünde uyuşmazlık konusu tutar; ilk derece (vergi) mahkemesinin aleyhe kararları için, istinaf yolu başvurusu ve aleyhe istinaf kararları için, temyiz başvuru hakkı açısından önemlidir. Tutara göre vergi davaları tek, iki ya da üç aşamalı olabilmektedir. Davanın kaç aşamalı olacağına ilişkin tutar, örneğin davanın konusu vergi/ceza ihbarnamesinin iptali ise ihbarnamedeki tutar olan vergi ve ceza tutarı, ya da örneğin davanın konusu ödeme emrinin iptali ise ödeme emri tutarı olacaktır.

2021 yılında açılacak davaların ilk derece (vergi) mahkemesi kararlarının kesinliği, bölge idare mahkemesine istinaf başvurusu ve 2021 yılında verilen istinaf kararlarının Danıştay’da temyizine ilişkin tutarlar aşağıda belirtilmiştir.

a) Konusu 7 Bin Türk Lirasını Geçmeyen Vergi Davalarında Mahkeme Kararı Kesindir

İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesi uyarınca konusu 5 bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.

İstinaf: 

Madde 45 – (Değişik: 18/6/2014-6545/19 md.)

1. İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz. (2)

2. İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabidir. İstinaf başvurusuna konu olacak kararlara karşı yapılan kanun yolu başvurularında dilekçelerdeki hitap ve istekle bağlı kalınmaksızın dosyalar bölge idare mahkemesine gönderilir.

3. Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.

4. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir.

5. Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir.

6. Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir. (Ek cümle: 20/7/2017-7035/6 md.) Bu kararlar, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilir ve bu mahkemelerce yedi gün içinde tebliğe çıkarılır.

7. İstinaf başvurusuna konu edilen kararı veren ya da karara katılan hâkim, aynı davanın istinaf yoluyla bölge idare mahkemesince incelenmesinde bulunamaz.

8. İvedi yargılama usulüne tabi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamaz.

İdari Yargılama Usulü Kanununun Ek 1. maddesi uyarınca, Kanunda öngörülen parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için Vergi Usul Kanununun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz. 2020 yılı için yeniden değerleme oranı %9,11 olarak belirlenmiştir.[1] Hüküm ve oran uyarınca, düzenlemede yer alan ve 2020 yılında uygulanan 7 bin TL tutarın, 2021 yılında da değişmeden 7 bin TL olarak uygulanacağı sonucuna varılmaktadır.

Vergi mahkemesinde Davanın Açıldığı Yıl/Hesaplama VerileriGeçerli Had /Hesaplama Verileri
2016 Yılı  Tutarı (İlk Uygulama Yılı)5.000,00 TL
2016 Yılı Yeniden Değerleme Oranı3,83%
Değerlenmiş Tutar5.191,50 TL
2017 Yılı Tutarı (Bin TL’yi Aşmayan Tutar Dikkate Alınmaz)5.000,00 TL
2017 Yılı Yeniden Değerleme Oranı14,47%
Değerlenmiş Tutar5.723,50 TL
2018 Yılı Tutarı (Bin TL’yi Aşmayan Tutar Dikkate Alınmaz)5.000,00 TL
2018 Yılı Yeniden Değerleme Oranı23,73%
Değerlenmiş Tutar6.186,50 TL
2019 Yılı Tutarı (Bin TL’yi Aşmayan Tutar Dikkate Alınmaz)6.000,00 TL
2019 Yılı Yeniden Değerleme Oranı22,58%
Değerlenmiş Tutar7.354,80 TL
2020 Yılı Tutarı (Bin TL’yi Aşmayan Tutar Dikkate Alınmaz)7.000,00 TL
2020 Yılı Yeniden Değerleme Oranı9,11%
Değerlenmiş Tutar7.637,70 TL
2021 Yılı Tutarı (Bin TL’yi Aşmayan Tutar Dikkate Alınmaz)7.000,00 TL

Ek Madde 1 – (Ek: 5/4/1990-3622/26 md.; Değişik : 8/6/2000-4577/9 md.)

Bu Kanunda öngörülen parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.

İlk derece mahkemesi kararlarının denetime tabi tutulmasının parasal değer ile sınırlanmasının adil yargılanma hakkını zedeleyici olduğunu düşündüğümüzü ifade etmek isteriz. Örneğin Danıştay’ın istikrar kazanmış kararlarına aykırı ilk derece mahkeme kararı, dava konusu tutarın düşüklüğü sebebiyle kesinleşebilecektir.

Vergi yargısında 6545 sayılı Kanun ile getirilen parasal sınırlara ilişkin çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Aynı nitelikte bir vergi suçunu veya kabahatini işleyenlerin yarattıkları vergi kayıp miktarları veya muhatap tutuldukları parasal yaptırım miktarları esas alınarak yargısal makamlara başvuru hakkının farklılaşabileceği; bu kişilerin farklı yargısal süreçlere tabi tutulmalarının eşitlik ve yargılamada adalet ilkelerine aykırı bir durum oluşturacağı ve benzer durumlarda farklı mahkemeler, örneğin; vergi mahkemesi ve istinaf mahkemesi tarafından farklı kararlar verilmesinin, yargıda birliğin sağlanması bakımından sorunlu bir nokta oluşturacağı ifade edilmektedir. Benzer şekilde parasal sınır temel kriter alınarak yargısal süreç belirlendiğinde, aynı tarihte aynı suçu işleyen iki mükelleften suçu zamanaşımı süresinin ilk yılında belirlenenle, dördüncü yılında belirlenen arasında fark olacağı ve bu farklılığın eşitsiz ve adaletsiz bir durum yaratacağı düşünülmektedir.[2]

b) Konusu 7 Bin Türk Lirasını Geçen Vergi Davalarında Kararın Tebliğinden İtibaren 30 Gün İçinde İstinaf[3]Yoluna Başvurulabilir

Yukarıda belirtilen İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesi uyarınca idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bunun tek şartı davanın, konusu 7 bin Türk lirasını geçen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları kapsamına girmesidir.

İstinaf yoluna başvurulmuş olması, yürütmeyi durdurmaz. Yürütmenin durdurulması talep edilmelidir.[4]

Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verebilecektir. Bu halde bölge idare mahkemesi işin esasına girecek ve esas hakkında yeniden bir karar verecektir. İşin esasına girilerek yapılacak inceleme sırasında ihtiyaç duyulması halinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilecektir. Bu durumda istinabe[5] olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir.

c) Konusu 192 Bin Türk Lirasını Geçen Vergi Davalarında Bölge İdare Mahkemesi Kararının Tebliğinden İtibaren 30 Gün İçinde Temyiz Yoluna Başvurulabilir

İdari Yargılama Usulü Kanununun 46. maddesi uyarınca, konusu 100 bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalarda bölge idare mahkemelerinin verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir.

Temyiz:

Madde 46 – (Değişik: 18/6/2014-6545/20 md.)

Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:

a) Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları.

b) Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar.

c) Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları.

Önceki bölümlerde belirtilen Ek 1. madde hükmü ve yeniden değerleme oranı dikkate alındığında düzenlemedeki 100 bin TL tutarın, 2017 yılında 103 bin TL (%3,83), 2018 yılında 117 bin TL (%14,47), 2019 yılında 144 bin TL (%23,73), 2020 yılında 176 bin TL (%22,58), 2021 yılında 192 bin TL (%9,11)  olarak uygulanacağı sonucuna varılmaktadır.

Temyize Konu Edilecek Kararın (İstinaf Kararının) Verildiği Yıl/Hesaplama VerileriGeçerli Had / Hesaplama Verileri
2016 Yılı Tutarı (İlk Uygulama Yılı)100.000,00 TL
2016 Yılı Yeniden Değerleme Oranı3,83%
Değerlenmiş Tutar103.830,00 TL
2017 Yılı Tutarı (Bin TL’yi Aşmayan Tutar Dikkate Alınmaz)103.000,00 TL
2017 Yılı Yeniden Değerleme Oranı14,47%
Değerlenmiş Tutar117.904,10 TL
2018 Yılı Tutarı (Bin TL’yi Aşmayan Tutar Dikkate Alınmaz)117.000,00 TL
2018 Yılı Yeniden Değerleme Oranı23,73%
Değerlenmiş Tutar144.764,10 TL
2019 Yılı Tutarı (Bin TL’yi Aşmayan Tutar Dikkate Alınmaz)144.000,00 TL
2019 Yılı Yeniden Değerleme Oranı22,58%
Değerlenmiş Tutar176.515,20 TL
2020 Yılı Tutarı (Bin TL’yi Aşmayan Tutar Dikkate Alınmaz)176.000,00 TL
2020 Yılı Yeniden Değerleme Oranı9,11%
Değerlenmiş Tutar192.033,60 TL
2021 Yılı Tutarı (Bin TL’yi Aşmayan Tutar Dikkate Alınmaz)192.000,00 TL

Burada bir hususun altının çizilmesi gerekmektedir. Türkiye Adalet Akademisinin web sitesinde yer alan “Vergi Yargısında Güncel Uygulamalar ve Sorunlar Semineri (11-13 Aralık 2017-Ankara) Ders Notları” bölümünün 3. Sunumunda (sunuma ilişkin kısa bilgi sonraki bölümde yer alıyor) temyize esas tutarın hangi tarihe göre belirleneceği konusunda aşağıdaki sonuca ulaşılmıştır.

”2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46’ncı maddesinde belirtilen yüzbin Türk Lirası … tutarının hangi tarih itibarıyla uygulanacağı konusuna ilişkin olarak;

2- “İSTİNAF KARAR TARİHİ”nde geçerli olan sınırın dikkate alınması;”

Buna göre temyizde, dava açılma tarihi değil, istinaf karar tarihindeki sınır dikkate alınmalıdır.

Vergi mahkemesi kararlarında dava açılma tarihinin, temyizde ise dava açılma tarihi değil istinaf karar tarihindeki tutar sınırının dikkate alınması pek tutarlı bir yaklaşım sergilememektedir. Örneğin dava konusu edilen bir vergi/ceza ihbarnamesine ilişkin istinaf kararı geciktikçe, dava açılış tarihinde var olan temyiz hakkı kaybolabilecektir. Ayrıca unutulmamalıdır ki dava konusu edilen ve iptali istenen ceza ihbarnamesindeki vergi aslına ilişkin gecikme faizi dava sürecince de devam etmektedir. Ancak bu tutar doğrudan dava konusu edilmediğinden tutar sınırlarının hesaplanmasında dikkate alınmamaktadır.

Temyiz yoluna başvurulmuş olması, yürütmeyi durdurmaz. Yürütmenin durdurulması talep edilmelidir.

d) Yeniden Değerleme Uygulamasının Başladığı Yıl Sorunu Üzerine

Önceki bölümlerde belirtildiği üzere İdari Yargılama Usulü Kanununun Ek 1. maddesi uyarınca, Kanunda öngörülen parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için Vergi Usul Kanununun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.

Yeniden değerleme uygulamasının hangi tarihten (yıldan) başlayacağı konusunda tereddütler bulunmaktadır. Yasal düzenlemenin yapıldığı 2014 yılı mı, uygulamaya başlandığı 2016 yılı mı? Bize göre 2016 yılı dikkate alınarak yeniden değerlemenin ilk yılı 2017 yılı olmalıdır. Çünkü Geçici 8. madde değişikliklerin yürürlüğünü özel olarak belirlemiştir: “Geçici Madde 8 – (Ek: 18/6/2014-6545/27 md.) İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3 üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır…”

7.11.2015 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bölge Adliye Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemelerinin Tüm Yurtta Göreve Başlayacakları Tarihe İlişkin Karar ile 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 25 ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulan ve yargı çevreleri belirlenen bölge adliye mahkemeleri ile; 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 ve geçici 20 nci maddeleri uyarınca kurulan ve yargı çevreleri belirlenen bölge idare mahkemelerinin, 20/07/2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlayacağı duyurulmuştur. Böylece idari yargıda istinaf, 2016 yılında başlamıştır.

Ayrıca Türkiye Adalet Akademisinin web sitesinde yer alan “Vergi Yargısında Güncel Uygulamalar ve Sorunlar Semineri (11-13 Aralık 2017-Ankara) Ders Notları” bölümünün 3. Sunumunda, “Özel Gündem” görüşmelerinin Sn. Mahmut VURAL’ın 25.9.2017’de Danıştay Başkanvekili olarak seçilmesi üzerine sistematik bir biçimde hayata geçirildiği, söz konusu uygulamayla, genel itibarıyla Danıştay’ın (özelde vergi dava dairelerinin) karşılaştığı ve farklı uygulamalar sonucunda ortaya çıkabilecek olumsuzlukları gidermek, (özellikle usuli konularda ) uygulama birliğini sağlamak amaçlandığı belirtildikten sonra sunumun sonuç kısmında yeniden değerlenmiş tutarımızı teyit edecek aşağıdaki ifadeler yer almaktadır.

“2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46’ncı maddesinde belirtilen yüzbin Türk Lirası ile bu tutarın yeniden değerleme oranı uygulanarak belirlenen tutarının hangi tarih itibarıyla uygulanacağı konusuna ilişkin olarak;

1- 2017 yılında 103.000 Türk Liralık tutarın esas alınması,”

e) Özet Tablo

Dava Konusu Tutar
2021 Yılında Açılacak Davalarda
7.000 TL’yi Geçmeyen7.000 TL’nin Üstü Ancak 192.000TL’yi Aşmayan192.000 TL’yi Aşan
İlk Derece: Vergi Mahkemesi Kararı Kesin mi?EvetHayırHayır
İstinaf: Bölge İdare Mahkemesine İstinaf Başvurusu Yapılabilir mi?HayırEvetEvet
Temyiz: Bölge İdare Mahkemesi Kararı Danıştay’a Temyize Götürülebilir mi?HayırHayırEvet

Son olarak unutulmamalıdır ki, kesinleşen kararlar için, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulabilir. Kesinleşme önemlidir. Şöyle ki, ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.

Dip Notlar:

[1] 28.11.2020 Tarih ve 31318 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 521 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yeniden değerleme oranı 2020 yılı için % 9,11 (dokuz virgül on bir) olarak açıklanmıştır.

[2]  Selda Taner, Vergi Yargısında İstinaf Üzerine Bir Değerlendirme, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı 136, Sayfa:216

[3] İstinaf, ilk derece mahkemelerinin henüz kesinleşmemiş son kararlarının hem maddi hem de hukuki yönden denetlenerek, hukuka aykırılıkları gidermek için kabul edilmiş bir olağan kanun yoludur.

[4] Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler.

[5] İstinabe: yer yönünden yetkili olan mahkemenin yer yönünden yetkisiz olan mahkemeden, kendi adına işlem yapmasını talep etmesidir.