T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

 Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı :62030549-120[Mük.80-2016/211]-181606                                                          21.06.2017

Konu : Anonim şirket pay senetlerinin satışının vergilendirilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ………… Vergi Dairesi Müdürlüğünün ………. vergi kimlik numaralı mükellefi ………….. Tic. A.Ş.’nin hissedarı olduğunuz, söz konusu Şirkette mevcut 5850 adet paya karşılık 58.500.-TL değerindeki hisseyi satın alma yoluyla 5/3/2012 tarihinde iktisap ettiğiniz, şirkete ortak olduğunuz tarihte henüz pay senedi bastırılmadığından hisseleri devir ve temlik sözleşmesiyle devralarak pay defterine işlettiğiniz nama yazılı pay senetlerini 5/2/2016 tarihinde iktisap ettiğiniz belirtilerek, sahip olduğunuz pay senetlerinin hissedarı ve aynı zamanda müdürü olduğunuz ………….. Ltd. Şti.’ye satışından elde edilecek kazancın değer artış kazancı istisnası kapsamındaki durumu ile iki yıllık sürenin hesabında hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak ortaklık hisselerinin iktisap tarihi olan 5/3/2012 tarihinin mi yoksa hisse senetlerini fiziki olarak edindiğiniz 5/2/2016 tarihinin mi dikkate alınacağı; pay senetlerini sattığınız Şirketin müdürü ve hissedarı olmanız nedeniyle transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı açısından değerlendirme yapılıp yapılmayacağı ile pay senetlerinin satış bedelini tahsil ederken tevsik zorunluluğunun olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Değer artışı kazançları” başlıklı mükerrer 80 inci maddesinde, “Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

1. İvazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar.

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar hariç, 11.000 Türk Lirası (290 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 1/1/2016 tarihinden itibaren) gelir vergisinden müstesnadır.” hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca, 23/3/2000 tarihli 23998 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 232 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “2- Hisse Senetlerinin İktisap Tarihi” başlıklı bölümünde;

“Hisse senetlerinin üç ay süreyle elde tutulduktan sonra satılması halinde doğan değer artış kazancının vergilendirilmeyecek olması hisse senedinin iktisap tarihinin bilinmesini önemli kılmaktadır. Bu nedenle, hisse senedi alım satımı yapanların vergisel yükümlülüklerini tam olarak yerine getirebilmeleri açısından hisse senetlerinin iktisap tarihini izlemeleri gerekmektedir.

Genel olarak hisse senedi üzerinde tasarruf hakkına sahip olunan tarihin iktisap tarihi olarak dikkate alınması gerekmektedir. Bununla birlikte gerçek kişi ortakların şirketin sermaye artırımına gitmesi dolayısıyla sahip oldukları hisse senetlerinin ve aynı hisse senedinden değişik tarihlerde alım yapıldıktan sonra bunların bir kısmının elden çıkarılması halinde elden çıkarılan hisse senetlerinin iktisap tarihinin belirlenmesi farklılık göstermektedir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, 5/3/2012 tarihinde hisselerini satın alma yoluyla iktisap ettiğiniz … Tic. A.Ş.’deki ortaklık payınız 5/2/2016 tarihinde hisse senedi çıkarılmak suretiyle hisse senedine bağlanmış olduğundan, tarafınıza ait hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak şirket hisse senetleri üzerinde tasarruf hakkına sahip olduğunuz 5/2/2016 tarihinin esas alınması gerekmektedir.

Dolayısıyla, 5/2/2016 tarihinde iktisap edilen söz konusu hisse senetlerinin iki yıldan fazla süre elde tutulduktan sonra elden çıkarılmasından kazanç doğması durumunda, bu kazançlar değer artışı kazancı olarak dikkate alınmayacak ve vergiye tabi tutulmayacaktır. Sahibi olduğunuz hisse senetlerinin iki yıldan daha az bir süre elde tutularak satılması durumunda ise elde edeceğiniz kazancın değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinde “Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar hariç, 11.000 Türk Lirası (290 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 1/1/2016 tarihinden itibaren) gelir vergisinden müstesnadır.” hükmüne yer verildiğinden, vergiye tabi değer artışı kazancının hesaplanmasında söz konusu istisna tutarı uygulanmayacaktır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” başlıklı 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği, ikinci fıkrasında ilişkili kişinin kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi  bakımından  doğrudan veya  dolaylı  olarak bağlı  bulunduğu ya da nüfuzu  altında  bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade ettiği ve ilişkinin doğrudan veya dolaylı olarak ortaklık kanalıyla oluştuğu durumların örtülü kazanç dağıtımı kapsamında sayılması için en az %10 oranında ortaklık, oy veya kâr payı hakkının olması şartı arandığı ve ortaklık ilişkisi olmadan doğrudan veya dolaylı olarak en az %10 oranında oy veya kâr payı hakkının olduğu durumlarda da tarafların ilişkili kişi sayıldığı ve ilişkili kişiler açısından bu oranların topluca dikkate alındığı; üçüncü fıkrasında emsallere uygunluk ilkesinin ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade ettiği hüküm altına alınmıştır.

Konuya ilişkin ayrıntılı açıklamaların yapıldığı 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin “3.1.1 Kurumların Kendi Ortakları” başlıklı bölümünde de, kurumların doğrudan veya dolaylı olarak sermaye payına sahip gerçek kişi veya kurum ortaklarının ilişkili kişi kapsamında değerlendirileceği açıklanmıştır.

Bu çerçevede, hissedarı ve aynı zamanda müdürü olduğunuz ” … Limited Şirketi” ile ilişkili kişi kapsamında bulunduğunuzdan; söz konusu Şirketin ilişkili kişisinden pay senetlerinin alınması işleminin anılan Kanunun 13 üncü madde hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği tabiidir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun “İspat Edici Kağıtlar” başlıklı 227 nci maddesinin birinci fıkrasında “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü yer almaktadır.

Mezkûr Kanunun mükerrer 257 nci maddesinde de, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri fınans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme hususlarında Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

Bu yetkiye dayanılarak, tahsilat ve ödemelerin banka, benzeri finans kurumları, 6493 sayılı Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşları veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketince düzenlenen belgelerle tevsiki uygulamasının 1/8/2003-1/1/2016 tarihleri arasındaki tahsilat ve ödemeler bakımından uygulama usul ve esasları 320, 323, 324, 332 ve 400 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde; söz konusu tarihten sonraki tahsilat ve ödemeler bakımından uygulama usul ve esasları ise 469 ve 479 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

Mevcut uygulamaya ilişkin açıklamaların yer aldığı 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre, tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamına; Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında fatura almak zorunda olan ve mezkur Tebliğde tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar olarak tanımlanmış olan; birinci ve ikinci sınıf tüccarların, serbest meslek erbabının, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarların, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin ve vergiden muaf esnafın, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL’yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemeleri girmekte olup, yine aynı Tebliğde belirlenen bir kısım tahsilat ve ödemeler ise tevsik zorunluluğu dışında tutulmuştur.

Bu itibarla, şahsınıza ait bulunan pay senetlerinin tevsik zorunluluğu kapsamında olanlara

satış tutarı 7.000 TL’yi aşıyor ise prensip olarak bu satışa ilişkin tüm tahsilat ve ödemelerin aracı fınansal kurumlar kullanılarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, söz konusu pay senetleri satışının, noter aracılığıyla gerçekleştirilmesi durumunda, bu işleme ilişkin tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 (*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

 (**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir. (***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.