9. Hukuk Dairesi         2017/4175 E.  ,  2017/6935 K.
“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK ( İŞ ) MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, davacının 02/07/2011 tarihinden akdin fesh edildiği 24/03/2014 tarihine kadar davalı iş yerinde çalıştığını, 21 yıl hizmeti ve 6459 ödenmiş primi olduğunu, 15 yıllık sigortalılık ve 3600 gün prim şartlarını yerine getirerek kıdem tazminatı alma hakkını kazandığını, 21/03/2014 tarihinde noter ihtarı ile kıdem tazminatı talebinde bulunulduğunu, davalının işe gelmeme gerekçesiyle İş Kanununun 25/II-g maddesini gerekçe göstererek iş akdini fesh ettiğini, fesihten itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizle birlikte kıdem tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesine talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti
Davalı vekili, davacının emekli olmak için değil, Misya adında başka bir fabrikada çalışmak için işi bıraktığını, başka bir işyerinde çalışmak için işi bırakan işçinin 1475 sayılı Yasaya 4447 sayılı Yasa ile eklenen 5. bent hükmünden yararlanmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının 24/03/2014 tarihinde işi bıraktıktan 8 gün sonra 1038767 nolu iş yerinde 01/04/2014 tarihinde işe başladığı, emekli olmak isteyen hiç bir işçinin 8 gün içerisinde emeklilikten hevesini alıp yeni iş arayıp-bulup 8. gün başka bir işyerinde işe başlamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davacının iddia ettiği gibi davalı iş yerinde işten ayrılma gerekçesinin emeklilik olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe
İşçinin öz varlığı olan emeğin sözleşmeye konu olması sebebi ile iş sözleşmesini düzenleyen kural ve kurumların ifadesi olan iş hukuku alanında, temel hak ve özgürlüklerin en geniş anlamı ile korunması ve işçi lehine yorumlanması esastır.
1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bentte, “506 Sayılı Kanunun 60 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle” işçilerin kıdem tazminatına hak kazanabileceği hükme bağlanmıştır. Düzenlemenin amacı, pirim ödeme ve sigortalılık süresi yönünden emeklilik hakkını kazanmış olsa da, diğer bir ölçüt olan emeklilik yaşını beklemek zorunda olan işçilerin, bundan böyle çalışma olmaksızın işyerinden ayrılmaları halinde kıdem tazminatı alabilmelerini sağlamaktır. İşçi ayrıldığı tarihte sigortalılık süresini ve pirim gün sayısını tamamlamış ise kıdem tazminatına hak kazanacaktır. Hakkın kötüye kullanılmadığı sürece işçinin herhangi bir neden belirterek veya neden belirtmeden ayrılması, kıdem tazminatını hak kazanmasını etkilememelidir. Zira yasadan doğan bir hakkı bulunmaktadır. İşçinin daha sonra bunu belgelendirmesi ve işverene sunması, kıdem tazminatına hak kazanılmasını ortadan kaldırmaz. Ayrıca çalışma hakkı anayasal bir haktır. Davacının ayrıldıktan sonra yeni iş bulması, bu hak kapsamında değerlendirilmelidir. Yasal hakkını kullanan işçinin, ayrılmadan önce ve çalışırken iş bulduğu savunulmadığı sürece bu hakkını kullanması, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemez.
Dosya içeriğine göre davacının, davalı işyerinde 02/07/2011 tarihinden akdin fesh edildiği 24/03/2014 tarihine kadar belirsiz süreli iş akdine istinaden tornacı olarak çalıştığı, SGK’nın 20.03.2014 tarihli yazısından, davacının 21 yıl hizmeti ve 6459 gün ödenmiş primi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı 20.03.2014 tarihli noter ihtarnamesinde, 15 yıl çalışarak, 3600 gününü doldurduğunu, 20.03.2014 tarihi itibariyle işten ayrıldığını belirterek kıdem tazminatı talebinde bulunmuştur.
Davalı ise 24.03.2014 tarihli noter ihtarnamesinde, “20.03.2014 tarihinde verdiğiniz dilekçe ile işten ayrılacağınızı beyan ederek tek taraflı olarak iş sözleşmesinin feshetmişsiniz. 20-21-22-24.03.2014 tarihlerinde işe gelmediğiniz için 24.03.2014 tarihinde çıkışınız yapılarak iş akdiniz iş alan tarafından feshedilmiştir. Kıdem tazminatı alacağınız doğmamıştır.” beyanında bulunulmuştur.
Sigortalı hizmet döküm cetveline göre davacı, davalıya ait işyerinden 24.03.2014 tarihinde işten ayrılmış, ayrıldıktan 8 gün sonra 01.04.2014 günü başka bir işyerinde çalışmaya başlamıştır.
Mahkemece, davacının 24/03/2014 tarihinde işi bıraktıktan 8 gün sonra 1038767 nolu iş yerinde 01/04/2014 tarihinde işe başladığı, emekli olmak isteyen hiç bir işçinin 8 gün içerisinde emeklilikten hevesini alıp yeni iş arayıp-bulup 8. gün başka bir işyerinde işe başlamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, işten ayrılma gerekçesinin emeklilik olmadığı belirtilerek kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, 20.03.2014 günü SGK’dan aldığı yazı üzerine, 20.03.2014 tarihli yazı ve 20.03.2014 tarihli noter ihtarnamesi ile 15 yıl çalıştığını ve 3600 gününü doldurduğunu, 20.03.2014 tarihi itibariyle işten ayrıldığını belirterek iş sözleşmesini feshetmiş, kıdem tazminatı talebinde bulunmuş, 24.03.2014 tarihinde başka bir yerde işe başlamıştır.
Davacının, SGK’dan aldığı yazıdan sonra iş sözleşmesini feshedip başka bir yerde işe başlaması fesih hakkının kötüye kullanıldığını göstermez. Mahkemece, davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
F) SONUÇ
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine, 19.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.